BURSALI MEHMED VELİYYÜDÜN EŞREFOĞLU RÜMİ
HAYATI VE MENKIBELERİ
(1377_1484)
Gönül eri, mana sultanı Eşrefoğlu Rumi Hazretlerini anlatmak, onun himmeti ile olacak. Çünkü her satırı ayrı bir anlam, sır deryasının derinliklerinden gelen sözleri hepsi bizlere birer hazinedir.
Asıl adı Abdullah olan Eşrefoğlu Hazretleri babasının adından dolayı Eşrefoğlu diye anılmaktadır. İznik’ te doğan Eşrefoğlu Rumi’nin tam olarak doğum tarihi bilinmemekle birlikte 1377 tarihinin daha doğru olabileceği ileri sürülmektedir. İlk tahsil hayatına İznik’te başlayan Eşrefoğlu Rumi daha sonra Bursa’ya geçmiştir. 40 yıl ilim tahsili eden Eşrefoğlu Rumi İlk önce zahiri bilimler içinde kalmış, daha sonra manevi ilimlere yönelmiştir. İlk olarak fıkıh âlimi “Kara Hoca “namıyla anılan Alaaddin Ali ‘ye öğrenci olmuştur. Abdal Mehemmed ile aralarında geçen bir olay onu batılı ilmin yoluna girmesine sebebiyet verir. Varını yoğunu fakire fukaraya dağıtarak sırtına geçirdiği eski bir aba ile Emir Sultan Hazretleri’nin yanına varır. Emir Sultan Hazretleri’nden kendisine mürşit olmasını ister. Emir Sultan Hazretleri kendisinin ihtiyarlığından ve ölümün kendisine yaklaştığından söz ederek onunla ilgilenemeyeceğini söyler. Ama Eşrefoğlu’nun tavrında büyük bir yetenek sezdiği için onu kendisiyle daha yakından meşgul olabilecek olan Ankara Hacı Bayram Veli’ye gönderir.
Hacı Bayram Veli onun benliğini yok etmek için onu en ağır işlerde kullanır. Hacı Bayram Veli’den sadece bir yaş küçük olan Eşrefoğlu bu ağır işlerin üstesinden gelir. Hacı Bayram Veli Eşrefoğlu’nu önce imamlığa getirmiş. Daha sonra da aralarındaki ilişkilerindeki kuvvetlendirmek amacıyla kızı Hayrünnisa ile evlendirerek kendisine damat edinmiştir. Eşrefoğlu’nun bu evlilikten yegâne evladı olan Züleyha adında bir kızları olur. Eşrefoğlu evlendikten bir süre sonra, henüz kızı doğmadan, Hacı Bayram Veli kendilerinin İznik’e dönmelerini tavsiye eder. Ona halifelik icazelini verir. Hacı Bayram Veli Eşrefoğlu’na tarikatın sembolü olan bir sancakla bir seccade vererek halka irşad etmesini dilemiştir. Fakat Eşrefoğlu artık olgunluğa erişmesine rağmen kendisine buna layık görmemektedir. Hacı Bayram Veli’nin isteği üzerine İznik’e gelir.
BURSAİZNİK’TEEŞREFZADE ASİTANESİ
İznik Anadolu’da İslami Türk sanatı ve kültürünün önemli şehirlerinden olarak bilinir. İçerisinde bulunduğu eski medeniyet ve kültürlere ait değerleri ile Yunan işgalinde büyük ölçüde tahribe uğramıştır. Bu tahribatta Eşrefzade dergâhından geriye minaresi kalabilmiştir.
Kendilerine mensup salikanı irşad ile meşgul iken 120 yaşlarında hicri 874,miladı 1469 vefatla mevcut türbelerine sırlanmışlardır. Anadolu’nun aydınlanmasında sayılı ahlak kitapları içerisinde ”Müzekkin-Nufüs” en mühim eserlerindendir.
İznik Eşrefzade Asitanesi bazı kaynaklarda setin-i Osmani’ den Beyazıt’ın annesi tarafından vakf ve inşa edildiği söyleniyorsa da, Ekrem Hakkı Ayverdi Osmanlı Mimarisi adlı eserinde, Mükerreme Hatunla alakalı Vakıflar Genel Müdürlüğünde mevcut vakfiyenin, dergahın çeşitli ihtiyaçlarının giderilmesi hususunda hazırlanmış bir akar vakfiyesi olup, Osmanlı tarihinde bir padişah annesi olan Mükerreme Hatun’un ikinci Beyazıt’ın annesi olmayıp anneliği olduğunu çeşitli vesikalarda ispat etmiş görünmektedir. Bu durumda Eşrefzade Dergahı’nın, İznik’teki bir kısım gayrete gelen halk veya ismi henüz meçhul bir vakıf tarafından inşa edildiğini düşünebiliriz.
Daha sonra hicri1047’ de vefatla Cenab-ı Eşrefzade’nin halifesinden olup seccade nişin-i irşad olan Şeyh Sırrı Ali Sultan zamannda Selatin-i Osmani’den miladı 1623-1640 da saltanat süren dördüncü Murad Han, Bağdat Seferi sırasında İznik’ e uğrayıp dergâhın tamirine irade çıkarır. Böylece yakın zamanlara gelinceye kadar ki şeklini almış olur.
Eşrefzade Asitanesi Yunan İşgal hadisesinin tahliyesinde İznik ile birlikte tamamen yanmış olup 1950 senesinde kalabilen tevhidhanenin temel duvarları yükseltilerek bir mescid inşa edilip kullanılmaktayken 2004 tarihinde yıktırılıp eski haline döndürüldüğü ileri sürülerek bügünküşekliyle yeniden yaptırılmıştır.
Şeyh Eşrefzade Abdullah Rumi Hazretleri’nin alameti olan gül, üç kattır. Birinci kat, beş yapraktır. Bu beş yaprak, Hz. Peygamberin(sallallahü aleyhi ve sellem) hadisinde belirtilen “İslam, beş ahlak üzerine kurulmuştur...”manasına işarettir, ikinci kat, altı yapraktır. Bular altı yöne ve imanın sıfatlarına işarettir. Üçüncü kat, yedi yapraktır. Bunlar da Fatiha’nın yedi ayetine işarettir. Hepsi toplam olarak 18 adet yapraktır. Bu da Hz. Şeyh’in mazhariyeti olan ”Hayy” ismine ve ayrıca Hz. Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem)’in 18 bin âleme rahmet ve sultan olmasına işarettir.
Eşrefi gülünde, dört renk vardır. Sarı, beyaz, kımızı ve siyah. Bu dört renk, ”Şeriat sözlerimdir, tarikat davranışlarımdır, marifet hallerimdir ve hakikat ise sermayemdir” hadisinin nurlarına eşittir. “Ortadaki gülün püskülleri 12 ilahi isme işarettir.
Bu gül şekli, deve yünü keçe üzerine yapılır. Bu tür keçede, Hz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hz. Veysel Karani’ye bağışladığı yün hırkaya ve bu sünnete uyulduğunda işarettir. Bu keçenin içindeki yeşil kaytan, ”Hayy” isminin nuruna işaret eder.
EŞREFOĞLU’NUNŞİİRLERİ
Ey Allah´ım Beni Senden Ayırma
Ey Allah´ ım beni senden ayırma
Beni senin didarından ayırma
Seni sevmek benim dinim imanım
İlahi din ü imandan ayırma
Sararıban soldum döndüm hazâna
İlâhi hazânım daldan ayırma
Şeyhim güldür ben anın yaprağıyım
İlahi yaprağı gülden ayırma
Ben ol dost bahçesinin bülbülüyüm
İlahi bülbülü gülden ayırma
Balığın canını suda dediler
İlahi balığı gölden ayırma
Eşrefoğlu senin kemter kulundur
İlahi kulu sultandan ayırma.
Erilmez Yare
Erilmez yâre biyar olmayınca
Cihanın halkı ağyar olmayınca
Hakikat âlemine yol varılmaz
Bu mülkten külli bizar olmayınca
O vahdet bahrine kimse ulaşmaz
Akup göz yaşı pınar olmayınca
Müyesser olmaz ol yârin visali
Yolunda varı isar olmayınca
Bu dünya cifesin nefs iti komaz
Gönülde azm-i didar olmayınca
Gönül cem´ oluben Dost´a yönelmez
Bu dünya karı tarmar olmayınca
Gönül Dost´a özenmez derdlü olmaz
Bir ehl-i derde uyar olmayınca
Gönüle dolmaz ol yârin hayali
Hayal-i gayri yuyar olmayınca
Gönül ayinesi pasdan silinmez
Dilinde Dost tekrar olmayınca
Gönül bu aşka her giz mahrem olmaz
Tamam derde giriftar olmayınca
Cihanda kimse aşkdan haz etmez
Koyup namusu biar olmayınca
Kişi bu aşk içinde gerçek olmaz
Vefa koyup cefakâr olmayınca
Cefasız kimse ermedi vefaya
Gül olmaz bellidir har olmayınca
Visal-i şerbetine kimse kanmaz
Yürek derd ile yanar olmayınca
Kime kim zerre derdi yaver oldu
Komaz aşkdan haberdar olmayınca
Ko gitsin dertsizi hayvandır ol kim
Yedilmez ana yular olmayınca
Var evvel derdli ol andan em iste
Timar yok sana bimar olmayınca
Sözünü ehl-i derdin etme inkâr
Yolu bulmazsın ikrar olmayınca
Var Eşrefoğlu Rumi gibi sen de
Dolanma vasl-ı dildar olmayınca.
KAYNAKÇA
1)Eşrefoğlu Rumi Hazretleri , Sevil GÖKTUNA
2)Eşrefoğlu Abdullah –ı Er Rumi Divanı, Eşrefoğlu Rumi
3)Bursalı Mehmed Veliyyüdün Eşrefoğlu Rumi Hayatı ve Menkıbeleri
4)Müzekkin Nüfus, Eşrefoğlu Rumi
Not: Daha geniş bilgi için linke tıklayınız.